1 Aralık Dünya AIDS Günü
HIV (İnsan Bağışıklık Yetmezliği Virüsü), doğrudan bağışıklık sistemine zarar veren bir virüs olup bu virüsü taşıyan insanlar “HIV pozitif” olarak adlandırılır. HIV, vücut direncini azaltarak insanların kolayca hasta olmasına neden olur. AIDS (Edinilmiş Bağışıklık Yetersizliği Sendromu) ise HIV virüsünün bağışıklık sistemini zayıflatmasından sonra ortaya çıkan hastalık hâlidir.
İlk vakanın 1981 yılında görünmesiyle birlikte, HIV virüsü ve AIDS toplum sağlığını tehdit eden cinsel yol ile bulaşan bir enfeksiyon hastalığı halini almıştır. Hastalığın tüm dünyada hızla yayılması ve kontrol altına alınamaması sebebiyle, AIDS veya HIV enfeksiyonu konusunda toplum farkındalığını arttırmak amacıyla her yıl 1 Aralık tarihi Dünya AIDS Günü olarak kabul edilmiştir
HIV enfeksiyonu, korunmasız her türlü cinsel temas, ortak enjektörlerle damar içi madde kullanımı ve enfekte kan ve kan ürünlerinin verilmesiyle ya da anneden bebeğe gebelik döneminde, doğum sırasında veya doğum sonrasında emzirmeyle bulaşabilmektedir. Bulaşma yollarının çeşitliliğine bağlı olarak HIV enfeksiyonu tüm yaş gruplarında görülebilmektedir.
HIV enfeksiyonu, HIV pozitif kişilerle aynı iş yerinde çalışmakla, aynı okulda okumakla, aynı ortamda bulunmakla, ortak çatal kaşık kullanmakla; dokunmak ve tokalaşmakla; telefon, kitap, defter gibi araçlar ile duş-banyo alanlarını, havuzları, tuvaletleri ortak kullanmakla, böcek ısırması ve sinek sokması ile bulaşmaz.
Günümüzde hastalığın tedavisinde önemli gelişmeler kaydedilmiş olup tedavi ile bulaştırıcılık önlenebilmekte ve enfeksiyonun anneden bebeğe geçişi engellenebilmektedir. Erken dönemde ilaç tedavisine başlayan HIV pozitif kişiler hastalık oluşmadan yaşamlarını sürdürebilmektedir.
HIV enfeksiyonu önlenebilir bir hastalıktır ve korunma önlemleri tedaviden çok daha etkili ve ucuzdur. En sık görülen bulaşma yolunun cinsel temas olması nedeni ile tek eşliliğin yanı sıra, riskli cinsel temasta doğru kondom kullanımı hastalığın cinsel yolla bulaşmasına karşı en güvenli ve basit korunma yoludur. Ayrıca, uyuşturucu ve damar içi madde kullanımından veya ortak enjektörlerin kullanımından kaçınılması HIV bulaşını önler. HIV ile enfekte hamilelerin bebeklerine HIV geçişini önlemek için mutlaka hekim kontrolünde olmaları gerekir.
Ülkemizde HIV/AIDS ile mücadelede etkisi ve kapsamı giderek güçlenen çalışmalar yürütülmektedir. 1986 yılından bu yana kan ve kan ürünleri ile bulaşmaya karşı koruma amacı ile tüm kan ve kan ürünleri HIV yönünden test edilmekte ayrıca 1987 yılından beri organ ve doku nakilleri öncesinde de gerekli testler yapılmaktadır.
“HIV hayatın içinde, bilmek, korunmak, tedavi olmak ve bulaştırmamak elimizde”
Uzm. Dr. Ayşe SAKIZ
Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji