Davranışsal Bağımlılık ile Mücadele




Davranışsal bağımlılık nedir, hangi tür davranışlar davranışsal bağımlılığı işaret eder?

Davranışsal bağımlılıklar, bağımlılık tanımı itibariyle kimyasal bağımlılıklardan farklı olmasa da gelişim sebepleri ve tedavi süreçleri gibi yönlerden farklılık gösterir. Davranışsal bağımlılıklarının etkisini, kişinin iş hayatı, sosyal hayatı ve aile hayatının giderek bozulması olarak tanımlayabiliriz. Davranışsal bağımlılık türleri başlığının altında internet, kumar, zorunlu satın alma, yemek yeme ve egzersiz bağımlılıkları yer alıyor. Aslında, bu hususta en önemli belirti işlevselliğin bozulmasıdır. Davranışsal bir bağımlılık olan internet bağımlılığı ile ilgili yayınlar 1990’ların sonlarında yapılmış ve böyle bir sorunun gerçekten olup olmadığı 2000’li yıllarda oldukça tartışılmıştır. Günümüzde ise halen tartışmalı bir kavramdır. Henüz DSM ve ICD’de internet bağımlılığı adıyla bir hastalık yer almamaktadır. Davranışsal bağımlılık olarak kabul edilen çevrimiçi oyun bağımlılığı tanısı almak için, Dünya Sağlık Örgütü’ne göre gereken üç belirti vardır. İlk olarak, çevrimiçi ya da çevrimdışı oyun oynamanın, buna video oyunları da dahil, kişinin hayatında öncelikli yer etmesi, her şeyden daha değerli olmasıdır. Bir diğer belirti,  kişinin dijital oyun oynama davranışı üzerindeki kontrolünü kaybetmesidir. Son belirti ise, fiziksel, zihinsel ve sosyal olarak olumsuz sonuçların varlığına rağmen kişinin uzak duramamasıdır. Okula, işe gidememesi, derslerinde, işinde problem yaşaması ve aile yaşamını aksatmasıdır.
 
Son dönemde, davranışsal bağımlılıklar arasında yer alan internet bağımlılığının yaygınlaşmasının nedenleri nelerdir?
Davranışsal bağımlılıkların temelinde üç temel ihtiyaç yatar diyebiliriz. Bunların ilki, enerjiyi boşaltma, bir diğeri kendini ifade etme ya da bir gruba ait ve görünür olma, sonuncusu ise sosyalleşmektir. Davranışsal bağımlılıklar kişide merak ve uyarılma isteği doğurur. İnternet ortamı sosyalleşme mekânıdır. İnternette buluşmak kişiye ya da kişilere kolay gelir. İnternette kişinin kendisi kim olmak istiyorsa o olabilir. Birçok kişi normal hayatında göz kontağı kurmakta zorlanırken, internet üzerinde göz kontağı kurmaya gerek yoktur. Kendini ifade etmek, bu nedenle de sosyalleşmek daha kolaydır. İnternet bağımlılığında bazı oyunların gizemli bir yanı da vardır, kişi ismini ve kişisel bilgilerini kullanmadan bu gizemi sürdürmeye devam edebilir. Kişi, oyun oynarken fiziksel limitlerin de ötesine geçer. Zaman değişir ve kaybolur. Bir yandan, internet kişiye statü verir. İnternetin bir sınırı ve limiti yoktur, sonsuzluk vardır. İnternette seçenekler ve ödüller boldur. İnternet bağımlılığında duygulardan kaçmak ve duygularla baş etmek kolaydır. İnternet yeni bir kimliktir.

EN KRİTİK DÖNEM İLKOKUL DÖNEMİ

Ebeveynler için yol haritası ne olmalı, neler önerirsiniz?
Teknoloji kullanımının yararlı olduğu kullanım tarzları vardır. Çocuklar ve ergenler teknolojiyi sağlıklı kullandıkları takdirde, doğru bilgiye kolay ulaşım sağlayabilme, akademik başarılarını artırabilme, sosyal medya ve mobil teknolojiler sayesinde akran eğitimi için güçlü ağ platformları kurabilme, görüşlerini ifade etme gibi birçok avantaja sahip olabilirler. Bu doğru ve sağlıklı kullanım tarzlarını ailelerin çocuklarına küçük yaştan itibaren öğretmesi, onların teknolojiden hem uygun düzeyde fayda sağlamalarında hem de teknolojinin zararlarından korunmalarında birincil öneme sahiptir. İlkokul döneminde çocuğu olan anne babaların bilmesi gereken önemli noktalardan biri, “problemli kullanımı” önleme çalışmalarında ilkokulun en kritik dönem olduğudur. Çocukların mahremiyet algıları tam olarak gelişmemiştir ve yüz yüze paylaştıkları bazı bilgilerin, internette paylaşılmaması gerektiğini bilmezler. Onlara ev adresi, okul adı, doğum tarihi, telefon numarası gibi özel bilgileri sohbet programları vasıtası ile internet ortamında kimseye vermemeleri ve sadece tanıdık kişileri arkadaş olarak eklemeleri gerektiği ebeveynler tarafından tembihlenmelidir. Kendi klinik deneyimimde de işlevsel sonuçlar elde ettiğim bir yöntem olan, ebeveynlerin çocukları ile beraber bir araya gelerek, bilgisayar ve internet kullanımı ile ilgili makul kuralların olduğu bir liste hazırlamaları alternatif bir yöntem olabilir. Birlikte hazırladıkları bu liste, bilgisayarın yakınında her zaman görülebilecek bir yere asılarak çocuğun bu kurallara uyup uymadığı kontrol edilebilir. Karşılıklı konuşarak bu listenin belirleniyor olması aile içi iletişimi artıracaktır. Aynı zamanda da, ailenin sağlıklı kural koyma ve sınır çizme alanına örnek bir davranış olacaktır. 13 yaş sonrası da sınırlamalar getirmek için hâlâ geç değildir! “Ben hiç internetten anlamam.’’ diyen ebeveynlerin çocuklarında karşılaşacakları internet ve bilgisayar kullanımı sorunlarını önlemesi ve iyileştirmesi pek mümkün değildir. Ebeveynler çocukları kadar bilmek zorunda değiller elbette ama bu işten biraz anlamaya çalışabilirler. Ebeveynlerin çocuklarının yapmaması gereken şeyleri bilmeleri ne yazık ki yeterli değildir. Neden yapmaması gerektiğini sıkılmadan, sabırla, çocuklarını ve çocuklarının neye ihtiyacının olduğunu da anlayarak mantıklı açıklamalarla anlatmalıdırlar. 

HEM SOSYAL İLETİŞİM HEM SOSYAL İZOLASYON

Davranışsal bağımlılıklar en çok ergen ve gençlerde görülüyor. Bunun sebebi ne olabilir?
Ergenlerde heyecan arama davranışı vardır ve duygularını anlamlandırmakta zorlanırlar. Ergenlikte beyin gelişimi yaşamın ilk dönemlerindeki kadar hızlı olmasa da devam eder. Beyin gelişiminin devam etmesi bu dönemi bağımlılığa ve diğer ruhsal hastalıklara açık hale getirir. Ergenlik döneminde beyin bölgelerinden özellikle prefrontal korteks, gelişimini henüz tamamlamamıştır. Nukleusakumbens gibi ödül sistemlerinin ise dopamin duyarlılığı erişkinlik dönemine göre oldukça yüksektir. Bu durum, ödüle olan duyarlılığı artıracaktır. Planlamanın, odaklanmanın, uyanıklığı sağlamanın, zihnin çalışma hızının, engellenme ile baş etmenin, çalışan belleğin, öz denetimin henüz gelişimini tamamlamamış olması da bağımlılık gelişimini kolaylaştıracaktır.

Ergen bağımlılığının risk faktörlerini üç başlık altında inceleyebiliriz. Bu üç başlık; bireysel, ailesel ve çevresel etmenler olarak sıralanır. İnternet ve bilgisayara bakacak olursak eğer, internet ve bilgisayar pasif değil aksine aktif bir iletişimdir. Aslında internet ve televizyon birbirinden çok farklıdır. Davranışsal bağımlılık olan internet daha öce gördüklerimizden çok farklı diyebilirim. Gençlerin sosyal iletişimini artıran aynı zamanda sosyal izolasyona neden olan bir araçtır. Hem iletişimi kolaylaştırır hem de, iletişimin yakınlığını bozarak iletişimi zedeler. İnternet ve bilgisayar bağımlılığının çok farklı tiplerini günlük pratikte görüyoruz. Her geçen gün yeni tipler göreceğimiz de kesin. Ergenler internette kim olmak isterlerse o olabilirler. İnternette anonimite temel kuraldır. Ergenler internette kendilerini saklayabilir ve bu nedenle de özgür davranabilirler. Bir grubun parçası olabilirler ve aynı zamanda binlerce kişi aynı oyunu oynayabilirler ve dışlanmazlar. Ergenlerin oynadıkları oyunlarda grup içindeki rolleri gerçek hayattan çok farklı olabilir. Göz kontağı kurmalarına hiç gerek yoktur. İnsani iletişimde genellikle göz kontağı herkesi zorlar. Gençler genellikle duygularını anlamlandırmakta zorlanabilirler. İnternet onlar için stresle başa çıkmak için kolay, hızlı ve etkin bir yol gibi görünebilir. Son olarak şunları söyleyebilirim; ulaşılabilirlik arttıkça ve kolaylaştıkça, ayrıca internetin bireylerin ve toplumların hayatındaki yeri arttıkça buna paralel olarak internet bağımlılığı sorunu yaşama oranı da artacaktır. Bu durum da toplumdan topluma farklılık gösterdiğinden ve hâlâ hayatımızdaki yeri her geçen gün değiştiğinden, toplumlara ve araştırmaların yapıldığı zamana göre farklılık gösterecektir.

PANDEMİDE ÇEVRİMİÇİ KULLANIMDA YÜZDE 75 ARTIŞ

Pandemi döneminde evlere kapanmanın etkisiyle ergen ve gençlerde davranışsal bağımlılıklar artmış olabilir mi? Bu konuda yapılmış herhangi bir araştırma sonucu var mı? Bu eğitim öğretim yılı ergen ve gençlerin okula devam edecek olmaları durumu olumlu yönde değiştirir mi?
Bu konuda literatürde yapılan çeşitli bilimsel araştırmalar var. İncelediğim bilimsel araştırmalar, pandemi sürecinde okulların kapanması, çocukların ve gençlerin arkadaşlarından ayrı kalması, zorunlu sosyal izolasyon ve eğitimin online olarak yürütülmesi gibi nedenlerle ergenlerin akıllı telefonlarını daha uzun süreli kullanmak zorunda kaldıklarını gösteriyor.  Ayrıca, çocuk ve ergenlerin COVID-19’a yakalanma oranları düşük olsa da onlar da bu durumdan ciddi şekilde etkilenmiş ve kaygıları artmıştır. Bu durum bir bağımlılık türü olan akıllı telefon bağımlılığının ergenlerde görülme olasılığını artırmıştır. Yine araştırmalarda pandeminin internet tüketiminde yaklaşık yüzde 75’lik bir artışa yol açtığı görülmüş. Küçük bir toplum modeli olan okul, çocukları bir yandan toplumsal yaşama hazırlarken, diğer yandan da çocukların kendilerini ifade etmelerini ve gerçekleştirmelerini sağlar. Pandemi sürecinde okuldan uzak kalmak, çocukların kendilerini ifade etmesi durumunu doğrudan etkilemiştir.
 
Davranışsal bağımlılıkların tedavisi konusunda neler yapılıyor?
Davranışsal bağımlılıkların tedavisinde ilk basamak sorunu tanımlamak ve kabul etmektir. Diğer bağımlılıkların tedavisinde kullanılan kaçınma yaklaşımı internet bağımlılığının tedavisi için çok uygulanabilir değildir. Davranışsal bağımlılıklarda amaç, dengeli ve kontrollü kullanmayı başarma olmalıdır. Diğer bağımlılıklarda olduğu gibi internet bağımlılığında da bireylerin işlevsiz ve bilişsel olarak çarpıtılmış düşüncelerinin etkili olduğu görülür. Bu bağlamda internet bağımlılığının tedavisinde yoğun olarak bilişsel davranışçı model ve bu modele bağlı olarak geliştirilen programlar kullanılır. Bilişsel davranışçı terapi dediğimiz şey, düşüncelerin duygulara, duyguların da davranışlara yol açtığına dayanan bir yaklaşımdır. İnternet bağımlılığında da bu terapi yönteminin başarısından istifade etmek yerinde olacaktır. Yapılan çalışmalarda, motivasyonel görüşme tekniklerinin bağımlılık ile çalışırken etkili bir yöntem olduğu bulunmuştur. Bu bağlamda, internet bağımlılığı için uygulanacak terapilerde motivasyonel görüşme teknikleri kullanılır. Motivasyonel görüşme davranış değişikliğini hedefleyen bir tekniktir. Bu noktada, motivasyonel görüşmeyi bireydeki ambivalansı bireyin de fark etmesini sağlayıp, içsel motivasyonu değişim yönünde artırmayı hedefleyen danışan odaklı ve direktif bir yöntem olarak tanımlayabilirim. Bir diğer tedavi yöntemi ise, gerçeklik terapisidir. Gerçeklik terapisi, kişinin yapmış olduğu seçimlerin sorumluluğunu almasını ve bu seçimin sonunda karşılaşmış olduğu sonuçlarla yüzleşmesini esas alır. Kişinin kendi davranışından sorumlu olduğunun altını çizer ve davranışını değiştirmek için gerekli olan gücün kendi içinde olduğu yönünde motive eder. Özetle, gerçeklik terapisi, kişinin davranışının sorumluluğunu alarak ve işe yaramadığı noktalarda bu davranışını değiştirmesini sağlayarak daha tatminkâr bir hayat yaşamasını hedefler. Bir diğer ve benim klinik görüşmelerimde sıklıkla uyguladığım terapi farkındalık temelli terapidir. Farkındalık temelli terapilerin kişinin duygu düzenleme ile ilgili karşılaştığı sorunlarda yardımcı olabileceği düşünülmektedir. Burada amaç kişinin düşünceleri, duyguları ve duyumlarını farkındalık uygulayarak fark etmesi ve kabullenmesidir. Bir diğer terapi yöntemi ise kabul ve kararlılık terapisidir. Kısaca ACT terapisi de denir. ACT’de amaç kişinin potansiyelini en üst seviyeye çıkarıp değerleri doğrultusunda daha anlamlı bir hayat sürmesini sağlayacak psikolojik esnekliği yaratmaktır.

Aile terapilerinin davranışsal bağımlılığın tedavisindeki yeri oldukça önemlidir. Güçlü bir aile desteği, kişinin davranışsal bağımlılık sorununu aşmasına yardım edebilir. YEDAM çatısı altında aile görüşmeleri de yapılmaktadır. Son olarak, davranışsal bağımlılığın tedavi hedeflerinden birisi altta yatan psikiyatrik rahatsızlığın tedavi edilmesidir. Bu nedenle, öncelikle eğer varsa bu bozuklukların tedavi edilmesi davranışsal bağımlılıkları azaltabilir. Tüm bu yöntemleri, YEDAM’ da danışan ya da danışan yakını-ailesi ile birlikte çalışıyoruz. Bunun yanı sıra, grup terapileri de tedavi basamakları arasındadır.

EBEVEYNLER NASIL DAVRANMALI?

Çocuk ve gençlerde davranışsal bağımlılığın oluşmasını engellemek adına ailelere önerileriniz nelerdir?
Davranışsal bir bağımlılık olan internet ve bilgisayar bağımlılığı önlenebilir bir sorundur. Özellikle ebeveynler için önleme büyük önem taşır. Ebeveynler akıllı telefon, tablet gibi aletleri çocuklarını teselli etmek, susturmak için asla kullanmamalıdırlar. Çocuklarının kontrolsüz ve uzun süre internet kullanımına izin vermemeliler. Akşam yemeği saatlerinde veya çay saatlerinde bilgisayar başındaki çocuğa ya da gence servis yapmamaya özen göstermeliler. Televizyon veya internet benzeri teknolojik alet merkezli ev düzeni kurmamaya özen göstermelidirler. Ebeveynlerin çocuklarına cep telefonu ve tableti mümkün olduğunca geç alması, laptop yerine taşınamayan masa üstü bilgisayarların kullanımı, bilgisayarın salon ya da oturma odası gibi yalnız kalınmayan ve açık bir ortamda olması, çocuklarının odasında bilgisayar olmaması önleme ve engelleme için oldukça önemli olacaktır. Çocuklarının bilgisayara dalıp gitmesi diğer uyaranlarla engellenebilir. Küçük yaştan itibaren bilgisayar ve televizyonun belirli sınırlar çerçevesinde kullanılması en işlevsel yöntemlerden biri olacaktır. Küçük yaşlardan itibaren bilgisayar, tablet, cep telefonu için gün, yer, zaman kısıtlaması uygulanmasının önemli olduğunu ebeveynlerin bilmesini isterim. En önemli noktalardan bir tanesi de, ebeveynlerin çocuklarına bilgisayar kullanımı konusunda model olmasıdır. Ebeveynlerin bilgisayarı eğlence, rahatlama, stres azaltma için değil; iş, sosyal iletişim, bankacılık hizmetleri, eğitim gibi yararlı ve günlük pratiği kolaylaştıracak şekilde kullanmaları ve çocuklarını da bu yönde teşvik etmeleri önemlidir. Wi-fi bağlantısının sürekli açık olmaması basit bir önleyici unsur olabilir. Çocuklara okul günlerinde internet ya da oyun için kısıtlı süreler verilmesi, zaman ve sınır kurallarına mutlaka uyulması önleme için önemli olacaktır. Ebeveynler çocuklarının ergenlik dönemine kadar sosyal paylaşım sitelerinde hesap açmamalarını sağlamalıdırlar. Ebeveynlerin çocuğun uygun ve yararlı şekilde internet kullanmasını desteklemesi ve bununla ilgili olumlu geri bildirim vermesi de önemli olacaktır. Yine ebeveynler X-box, PS, Wii gibi oyun konsollarını kullanmamalı ya da bunları eve almamalıdır. Özetle unutmamak gerekir ki, ergenlik dönemindeki fırtınanın öncesi vardır. 12 yaş altı önleme için ideal bir dönemdir. Bu dönemde ortada hiçbir sorunun işareti olmasa bile önlem almaya başlamak, ebeveynler ve çocuğa hiçbir şey kaybettirmez, birçok şey kazandırır.