Dünya Hepatit Günü

28 Temmuz günü, DSÖ (Dünya Sağlık Örgütü) ve DHB (Dünya Hepatit Birliği) tarafından “Dünya Hepatit Günü” olarak belirlenmiştir. Dünya Hepatit Günü, her yıl 100’den fazla ülkede ücretsiz taramalar, afiş kampanyaları, gösteriler, konserler, söyleşi programları ve aşı kampanyaları gibi etkinliklerle kutlanmaktadır. Böyle bir günün kutlanma amacı tüm dünyada global olarak ve ülkemizde de hepatit hastalığı hakkında toplumu bilgilendirerek, hastalık hakkında farkındalığını artırmak, hastalıktan koruyucu önlemlere dikkat çekmek ve tedavi yöntemlerine ve aşıların önemine dikkat çekmektir. Böylelikle,  gelecekte viral hepatitleri insanlığı tehdit eden hastalıklar listesinden silmek amaçlanmaktadır. Bu amaçla DSÖ, 2011 yılından beri kampanyalar düzenlemekte çeşitli temalar geliştirmektedir; ‘Hepatitleri elimine edelim’ veya ‘Test yap, hepatitleri tedavi et’ veya ‘bizim hayatımız, bizim karaciğerimiz’ bu temalardan birkaçıdır. DSÖ’nün 2025 yılı için geliştirdiği tema ‘Haydi Parçalayalım’ olmuştur. Bu tema ile hepatiti ortadan kaldırma ve karaciğer kanseri önleme yolunda finansal, sosyal ve sistemik engellerin de dahil olmak üzere, damgalamanın kaldırılması için acil eylem çağrısında bulunmaktadır.

Hepatit etkenlerinin başlıcaları;  hepatit A virüs, hepatit B virüs, hepatit C virüs ve hepatit E sayılabilir. Bunlardan hepatit B ve hepatit C virüse bağlı kronik karaciğer hastalığı gelişebildiğinden ayrı bir öneme sahiptir. 2022 yılında DSÖ’nün yaptığı incelemeler sonucunda dünya genelinde 304 milyon insan kronik hepatit B ve hepatit C ile yaşadığı ve 1 milyon üç yüz bin kişinin ise kronik hepatit B veya C’ye bağlı gelişen siroz veya karaciğer kanserine bağlı hayatını kaybettiği saptanmıştır.  Ülkemizde HBV sıklığının %4, HCV sıklığının ise %1 olduğu, yaklaşık 2-3 milyon hepatit B ve 500.000 hepatit C hastasının olduğu tahmin edilmektedir.

Hepatit B ve hepatit C virüsun bulaş yollarına bakacak olursak; enfekte olmuş kan ve kan ürünleriyle, steril olmayan aletlerle yapılan tıbbi ve cerrahi girişimlerle, damar içi uyuşturucu kullanımıyla, dövme ve piercing uygulamaları ile, doğum sırasında anneden çocuğa ve nadiren de olsa virüsü taşıyan kişiyle girilen korunmasız cinsel ilişkiyle bulaşmaktadır.

Günümüzde hepatit B tedavi ile kontrol altına alınabilmektedir. Daha da önemlisi aşı ile korunulabilir bir hastalıktır. Sağlık Bakanlığı 1998 yılından beri hepatit B aşısını çocukluk aşı programına almış olup, %90’ların üzerinde başarı ile bu programına devam etmektedir. Bunun yanı sıra kronik hepatit B gelişmiş hastalar ilaç ile tedavi edilebilmekte ve bu sayede de hastalığın ilerleyişi durdurulabilmektedir. 

Hepatit C tedavisi yeni geliştirilen ilaçlar sayesinde 2-3 ay gibi kısa bir süre içerisinde hastalar tedavi edilebilir, tam kür sağlanabilir hale gelmiştir. Tedavi edilebilmesine karşın hastalarda hala hepatit C’ye bağlı siroz gelişebilmekte ve hayatlarını kaybedebilmektedirler. Hepatit C’de yaşanan en önemli sorunlardan birisi kişilerin hastalıklarının farkında olmamasıdır. Hastalarımızın tanı alma oranı yaklaşık %20’lerdedir. Bunun anlamı Kronik hepatitleri olup da tanısını bilmeyen milyonlarca hasta hastalıkları sessizce siroza ve karaciğer kanserine ilerleyerek, hastalıklarını kan ve cinsel yol ile bulaştırarak aramızda yaşamaya devam etmektedirler. Sessiz giden ve hastalıklarını bilmeden yaşayanlar için mutlaka öncelikli olarak riskli gruplardan başlayarak tarama programları uygulamaya sokulmalıdır. 

Ükemizde Hepatit B ve C hastaları, dünya standardları ölçüsünde tedavi imkanına kavuşmuşlardır. Tedavi edilen hastalarda siroz ve kansere bağlı ölümleri önemli ölçüde azaltmaktadır. Bugün için tedavi edilebilen bu hastalıkta farkındalığı arttırmak çok önemli bir hale gelmiştir. Farkındalığın artması, test yapılmasının artmasına, bu da hastaların erken dönemde saptanmasına ve tedavi edilebilmesine imkan verecektir.