Kadına Şiddet İnsanlık Suçudur!
ŞİDDET, TOPLUMA
İHANETTİR!
Kadına yönelik şiddet; kadınların maruz kaldıkları fiziksel,
cinsel, ekonomik ve psikolojik eylemler olarak karşımıza
çıkıyor.
Şiddet; yaşam hakkı, eğitim
hakkı ve sağlık hakkı gibi temel insan haklarını ihlal ediyor.
Kadın, erkek ve çocuk fark etmeksizin hepimiz, insan onuruna yakışır şekilde yaşamayı hak
ediyoruz. Her birimiz bir ailenin
parçasıyız ve biliyoruz ki güçlü
aile, güçlü toplumu inşa eder.
Bu toplumu kurabilecek güç,
şiddetsiz bir hayatı benimsemekten geçiyor.
ŞİDDETİN ETKİSİ,
ŞİDDET GÖRENLE
SINIRLI DEĞİLDİR!
Şiddet Gören;
Utanma, yalnızlık, yetersizlik hissi, başarısızlık hissi,
suçluluk, düşük özgüven, harekette bulunmada yetersizlik,
değersizlik hissi, konsantrasyon güçlüğü, kendinden
memnuniyetsizlik, fiziksel rahatsızlıklar (sakat kalma,
yaralanma, kronik ağrılar), yeme bozuklukları vb. sonuçlara
maruz kalıyor.
Çocuklar;
• Kendine güvensizlik
• Aşırı pasiflik ya da hiperaktivite
• İletişim sorunları
• Uyum sorunları
• Okul başarısında düşüş
• Anti-sosyal özellikler
• Kişilik bozuklukları
• Suça yönelme gibi etkilerle karşı karşıya kalıyor.
Anne/Çocuk İlişkisine Etkisi
• Şiddet sebebiyle sağlığı bozulan ve zarar gören kadın,
çocuklarının bakımını sağlamakta güçlük çeker.
• Şiddete maruz kalan kadın, şiddetin olumsuz etkilerini
çocuklarına yansıtır.
• Şiddete maruz kalan anne, çocuklarının bakım
ihtiyaçlarını sağlamaktan çok, kendisinin ve
çocuklarının güvenliğini sağlamak için çaba gösterir .
Baba/Çocuk İlişkisine Etkisi
• Şiddete tanık olan çocuk şiddet gösteren babaya karşı
kin ve öfke hisseder.
• Şiddet sürecine tanık olan çocuklar için baba güvenilmez
ve korkulan bir figür haline gelir.
• Eşlerine karşı saldırgan tutum içindeki erkekler bu
yaklaşımı çocuklarına karşı da gösterme eğiliminde olur.
• Şiddete tanık olan çocuk, şiddeti sorun çözme yöntemi
olarak öğrenir ve sosyal yaşamında karşılaştığı
sorunları şiddetle çözmeye çalışır.
HER TÜRLÜ
ŞİDDET GİBİ
KADINA YÖNELİK
ŞİDDET DE
SUÇTUR!
Anayasamızda kadınlar ve erkekler eşit haklara
sahiptir.
Türk Ceza Kanunu’nda;
• Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide
edebilecek söz ve davranışlarda bulunmak (hakaret
suçu),
• Kendisine veya yakınlarının canına ya da malvarlığına
zarar verilebileceği ile tehdit etmek (tehdit suçu),
• Hukuka aykırı olarak bir yere gitmekten veya bir yerde
kalmaktan alıkoymak (hürriyetinden yoksun kılma suçu),
• Huzursuz etmeye yönelik ısrarcı davranışlarda bulunmak
(kişilerin huzur ve sükûnunu bozma suçu),
• Bir kimseyi ısrarlı bir şekilde fiziken takip etmek veya
iletişim araçlarını kullanarak temas kurmaya çalışmak
(ısrarlı takip)
• Bedensel ya da ruhsal bakımdan eziyet çekmesine
neden olmak (eziyet suçu),
• Vücuduna kasten zarar vermek (kasten yaralama),
• Cinsel dokunulmazlığına zarar verecek davranışlarda
bulunmak (cinsel saldırı, cinsel istismar, cinsel taciz),
• Ölümüne sebep olacak davranışlarda bulunmak (kasten
öldürme) gibi fiiller suç teşkil ediyor, karşılığında hapis
ve para cezaları öngörülüyor.
6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin
Önlenmesine Dair Kanun’da;
Şiddete uğrayan veya şiddete uğrama tehlikesi
bulunan kadınların, çocukların, aile bireylerinin ve tek
taraflı ısrarlı takip mağduru olan kişilerin korunması
ve bu kişilere yönelik şiddetin önlenmesi amacıyla
alınacak tedbirler yer alıyor.
• Şiddet tehdidi ve hakaret
içeren söz ve davranışlarda
bulunmama,
• Müşterek konuttan
uzaklaştırma,
• Konuta, okula ve işyerine
yaklaşmama,
• Yakınlarına, tanıklarına ve
çocuklarına yaklaşmama,
• Şahsi eşyalara ve ev
eşyalarına zarar vermeme,
• İletişim araçlarıyla veya sair
surette rahatsız etmeme,
• Kanunen izin verilen silahları kolluğa teslim etme,
• Görevi nedeniyle zimmetinde bulunan silahı kuruma
teslim etmesi,
• Korunan kişilerin bulundukları yerde alkol ya da
uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmama ya da
bu maddelerin etkisi altında iken korunan kişilere ve
bulundukları yerlere yaklaşmama,
• Alkol ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde bağımlılığının
olması halinde, hastaneye yatmak dâhil, muayene ve
tedavisinin sağlanması,
• Bir sağlık kuruluşuna muayene veya tedavi için başvurma
ve tedavinin sağlanması,
• Öfke kontrolü başta olmak üzere rehabilite edici
programlara katılma gibi önleyici tedbir kararları
verilebiliyor.
Bir kadına, çocuğa, aile bireyine şiddet uygulanması ya da
bir kişiyi rahatsız edecek boyutta ısrarlı takip eyleminde
bulunulması halinde şiddet uygulayan;
• Polis veya jandarma görevlileri ya da Cumhuriyet
savcısı tarafından ifadesinin alınması için derhal kolluk
birimlerine ya da adliyeye çağrılabilir.
• Eylemlerin ağırlığına göre gözaltına alınabilir ya da
tutuklanabilir.
• Yapılacak yargılama neticesinde hapis ve adli para
cezası ile cezalandırılabilir.
Eşe, çocuğa karşı gerçekleştirilen suça konu eylemler, şikâyet
aranmaksızın soruşturulabilir ve yeterli şüphe bulunduğu
takdirde kamu davasına dönüşebilir.
Kanunda yer alan bu tedbirlerin etkin şekilde uygulanmasının
sağlanması amacıyla mahkeme tarafından şiddet uyguladığı
iddia edilen kişi hakkında elektronik kelepçe takılması kararı
verilerek kişi, anlık olarak izlenebilir.
Şiddet faili tarafından tedbir kararlarına aykırı hareket
edilmesi hâlinde, hâkim tarafından üç günden on güne kadar
zorlama hapsi kararı verilebilir. İhlalin her tekrarında, zorlama
hapsinin süresi on beş günden otuz güne kadar çıkabilir.
KADINA YÖNELİK ŞİDDET,
MİLLİ DEĞERLERİMİZE
SAYGISIZLIKTIR!
Tarihimizin tüm toplumsal süreçlerinde kadının belirleyici ve
destekleyici bir rolü olduğu biliniyor. Milletimizin asli unsuru
olan kadınlarımızın tarih boyunca yüklendiği tüm bireysel ve
toplumsal sorumluluklarda yapıcı ve yol gösterici bir misyonla
hareket ettiği görülüyor.
Tarihimizde, emirname ve fermanlar “Hakan ve Hatun
buyuruyor ki” şeklinde ifade edilerek idarede Hatunlar
da Hakanlar kadar yetkili kabul edilmiştir. Milletimizin
destanlarında, efsanelerinde, hikâyelerinde, avda, savaşta,
temsilde, dini, siyasi, insani, iktisadi sahalarda kadın ve erkek
her zaman birlikte yer almıştır.
Kadınlarımız; yönetimde, savaşta, barışta erkeklerle birlikte
yer alıyor. Kurtuluş Savaşı’nda Şerife Bacı, Halide Onbaşı,
Halime Çavuş, Nezahat Onbaşı, Çete Emir Ayşe, Kara Fatma,
Gördesli Makbule, Tayyar Rahmiye, Hafız Selman İzbeli gibi
kadın kahramanlarımız, tarih içerisinde bir ve bütün olarak
gören bir anlayışla yoğrulmuş olmamız, bugünümüze rehber
olacak kadar güçlü göstergelerdir. Kadına yönelik şiddete
yükselen tepki artık milli bir hassasiyete dönüştü çünkü milli
değerlerimizin inşasında kadının rolü ve önemi belki tüm
ülkelerin toplamından daha fazla.
Şiddeti reddeden milli birlikteliğimiz ve kararlılığımız, söz
konusu kadına yönelik şiddet olunca da aynı kararlılıkla
duruşunu sürdürüyor. Aziz şehitlerimizin kanı, gazilerimizin
kahramanlıkları, kadınlarımızın fedakârlıkları, emek ve
dualarıyla kurulan vatanımızda kadına yönelik her türlü
şiddete karşı hukuk içerisinde mücadele etmek, sevgi
ve saygıya dayalı değerlerle kurulmuş olan ülkemizde
hepimizin sorumluluğunda.
KADINA YÖNELİK ŞİDDET,
İNANCIMIZLA
BAĞDAŞMAZ!
Dinimiz ırkı, yaşı, dili, cinsiyeti, dini ne olursa olsun saygın
ve onurlu bir varlık olan insanın İslam tarafından tanınan
beş temel hakkını, yani “can, akıl, inanç, mal ve nesil
dokunulmazlığını” öne çıkarıyor. Toplumda adalet, hoşgörü,
saygı ve merhamet gibi yaşatan, yeşerten ve birleştiren
değerlerin yerleşmesini istiyor. Sevgili Peygamberimiz “Müslüman, elinden ve dilinden insanlara zarar gelmeyendir.”
buyuruyor.
İslam’a göre kadın ve erkek yaratılıştan aynı değere sahip.
Aralarında insanlık değeri, temel hak ve dokunulmazlıklar,
iffetli ve onurlu bir hayat yaşama hakkı konusunda hiçbir
fark yok. Rabbimizin “en güzel örnek” olarak tanıttığı Hz.
Peygamber (s.a.v.), erkekleri “Sizin hanımlarınız üzerinde
hakkınız olduğu gibi, hanımlarınızın da sizin üzerinizde
hakları vardır” sözleriyle uyarıyor ve “Sizin en hayırlınız,
ailesine karşı en hayırlı olanınızdır...” buyuruyor.
Dinimize göre aslolan şefkattir, merhamettir, yaşatmaktır.
Hiçbir kul, bir başkasının canına, malına ve kişilik haklarına
kast edemez. Şerefini ve onurunu zedeleyecek davranışlarda
bulunamaz. Dinimiz şiddeti bir kul hakkı ihlali olarak
değerlendiriyor ve yasaklıyor. Aile içi şiddete yol açan her
türlü zihniyet, inanış, gelenek ve törenin karşısında durulması
gerektiğine vurgu yapıyor.
Şiddet içerikli bir durumla karşılaşıldığında sessiz ve tepkisiz
kalmayıp yapıcı ve etkili bir tavır takınmak her Müslüman’ın
görevidir.
SAYGI GÖRMEK
TEMEL İNSAN
HAKKIDIR!
ŞİDDETE
BAŞVURMAMALIYIZ!
DİNLEMELİYİZ,
ANLAMALIYIZ,
KENDİMİZİ
KARŞIMIZDAKİNİN
YERİNE
KOYMALIYIZ!
• Eşimize, çocuklarımıza, diğer aile bireylerimize ve
kadınlara saygılı olmalıyız.
• Aile ortak yaşamın en temel birimidir; aile ve evi
ilgilendiren konularda birlikte karar vermeliyiz.
• Konuşmak iletişimin temelidir; sorunlarımızı konuşarak
çözmeliyiz.
• Sürekli hata aramaktan kaçınmalıyız.
• Sinirlendiğimiz zaman agresif davranışlar
sergilememeliyiz.
• Anlaşmazlıkları olumlu bir şekilde çözmeye gayret
etmeliyiz.
• İletişim kurarken karşı tarafı eleştirici, suçlayıcı,
alay edici, korkutucu, aşağılayıcı, tehdit edici, küçük
düşürücü ifade ve davranışlardan kaçınmalıyız.
• Hakaret ve küfür içeren sözler kullanmamalıyız.
• Öfke kontrolünü sağlamak için gerektiğinde profesyonel
destek almalıyız.
• Kadının elindeki parasını/mirasını izinsiz veya zorla
elinden almamalıyız.
ŞİDDETİ ÇÖZÜM DEĞİL BİR SORUN OLARAK GÖREN
SORUMLULUK SAHİBİ ERKEKLER OLARAK;
• Kadına yönelik evde, sokakta, okulda, iş yerinde,
telefonda veya sosyal medyada gerçekleştirilen şiddet
eylemlerinin suç olduğunu biliyoruz.
• Kadına yönelik şiddetin dinimizce yasaklandığını
biliyoruz.
• Kadim kültürümüzde kadına yönelik şiddete asla
müsamaha gösterilmediğini biliyoruz.
• Kadın/insan haklarını biliyoruz.
• Kadına yönelik şiddet vakasına tanık olduğumuzda ne
yapmamız gerektiğini biliyoruz.
• Şiddet mağduru kadınları hangi mekanizmalara
yönlendirebileceğimizi biliyoruz.
• Kadına yönelik şiddetin sadece kadınları ilgilendiren bir
mesele olmadığını biliyoruz.
Şiddetin kız kardeşimize, annemize, kızımıza,
torunumuza, kız arkadaşımıza yönelik olarak
da gerçekleşebileceğinin farkındayız ve tüm
erkekleri bu konuda bilinçli/duyarlı olmaya
davet ediyoruz.
Şiddet Mağduru ve Tanıklarının
Başvurabileceği Yerler ve
Uygulamalar